Cevap : |
Dava kuruma kayıt ve tescil edilmeyen sigortalı hizmetlerinin tespitine ilişkin olup davanın yasal dayanağını yürürlükten kalkan 506 Sayılı Kanunun 79/10. Maddesi ile halen yürürlükte olan 5510 Sayılı yasanın 86/9. Maddesi oluşturmaktadır.
Dava dosyasına ibraz edilen SGK hizmet dökümü incelendiğinde Sigortalı hizmet cetvelinde davaya konu dönemde, davacı adına 01.04.2016-31.11.2016 (halen devem ediyor)çalıştığına ilişkin prim tahakkuk ettirildiğitespit edilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa'da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü süreolup davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasınınmümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır. İşverenin çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun'un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi ( SSİYön.Madde16 ), dört aylık sigorta primleri bordrosu ( SSİYön. Madde 17 ), sigortalı hesap fişi ( SSİY. Yön. Madde 18 ) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun'un 79/10 maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında da anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir. Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. ( Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Bu durumda işe giriş bildirgesi dışında yukarıda sayılan belgelerin Sgk kayıtlarında görülmemektedir. Zamanaşımı yönünden hak düşürücü bir süre söz konusu olabilir,
Genel olarak, 5510 Sayılı Yasanın 86. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünde özel bir yöntem öngörülmemiştir. Bazı durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü bir delil olmakla birlikte bu tür kanıtların bulunmaması salt bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşulu ile bordro tanıkları ve iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gidilebilecektir.
|