|
Kişilik Oluşumu ve Farklı Kişiliklere Sahip Olmak |
27-12-2018 |
Kişilik Oluşumu ve Farklı Kişiliklere Sahip Olmak
“Bir çiçeğin kokusu neyse bir insanın kişiliği de odur.”, “Bir insanın en büyük sermayesi, büyük bir servet değil mükemmel bir karakterdir.”, “Karakter sahibi bir insan; ne istediğini bilen, duygularına boyun eğmeyen, sağlam prensiplerle hareket eden insandır.” gibi birçok söz söylemiş ünlü düşünürler ‘Kişilik’ ve ‘Karakter’ üzerine. Aileler çocuk yetiştirirken ‘Kişilikli’ olmasını ister, büyükler sık sık “İnsanı insan yapan kişiliğidir” diye öğütler verir. Peki, nedir cümlelerimizde, düşüncelerimizde ve tutumlarımızda bu kadar yer bulmuş bu kelimeler? Kişilik, sözlük anlamı ile bir kimseye özgün belirgin özellik, manevi ve ruhsal niteliklerin bütünü. Bir kişinin tüm ilgilerini, yeteneklerini, tutumlarını, davranışlarını, çevresiyle etkileşimini, iletişimini, dış görüntüsünü, bakış açısını kapsayan bir terim. Kişilik özellikleri dendiğinde ise sosyal, içe dönük, dışa dönük, sıcakkanlı, güler yüzlü, iyimser, kötümser, utangaç, kendine güvenli gibi birçok sözcük akla gelir.
Herkesin kişiliği birbirinden ayrıdır. Hatta aynı ailede yetişmiş ikiz çocukların davranışlarının, tutumlarının, isteklerinin farklılıkları bazen ailelerini de şaşırtır ve aileler, “İkisini de biz yetiştirdik, ikisine de aynı kuralları uyguladık ama birbirlerinden çok farklılar” şeklinde bunu dile getirirler. Bu herkeste ayrı olan kişilik, insanın hayatındaki birçok şeyi etkiler. İnsanlarla ilişkilerini, bir problemde vereceği tepkiyi, mutluluğunu ve sevgisini gösterme şeklini, motive olduğu şeyleri, yetenekli olduğu alanları ve uygun mesleğini belirlemeyi, hangi işte daha başarılı olacağını, eş uyumunu, toplumda alacağı rolü, ebeveynlik tutumlarını… Bu nedenle, ‘kişilik’ insanı anlamaya çalışan psikoloji biliminin en çok ilgilendiği konulardan biridir. Birçok psikolog üzerinde çalışmış, kişiliğin nasıl oluştuğu ve nelerden etkilendiği ile ilgili farklı farklı teoriler ortaya atılmıştır. Hala bu alanda birçok araştırma yapılmaya devam edilmekte, kişiliğin farklı alanlar üzerinde etkileri incelenmektedir.
Kişilik Kuramları
Kişilik kuramlarından en bilinenlerinden biri, Freud’un ortaya attığı ‘Yapısal Kişilik Kuramı’dır. Bu kurama göre, insanın kişiliği id, ego ve süper egodan oluşur. İd, insanın içgüdülerini, dürtü ve arzularını içeren ilkel benliktir. Zevk ilkesine göre hareket eder, sabırsızdır, istediği şey anında olsun ister ve olmazsa saldırıya geçer. Bu özellikler size çocukları hatırlatabilir. Çünkü çocuklar doğduklarından itibaren idlerinin kontrolü altındadır. Süper ego, insanın toplumsal, ahlaksal ve mantıksal yönüdür. İde karşı “Toplum ne der?”, “Bunu yaparsam doğru olmaz” dememizi sağlayan yöndür. Kendimizi yargılamamızı sağlayan, doğruyu yanlışı düşündüren, doğuştan gelmeyen taraftır. Süper ego, aileden ve toplumdan öğrenilen kurallarla, yasaklarla gelişir. Sürekli o an ne isterse onun olmasını isteyen id ile sürekli diğerlerinin ne diyeceğini düşünen süper ego çatışır insanın içinde. Ve bu çatışmanın dengesini kuran taraf egodur. İdin sürekli hazlarına odaklı istekleriyle, toplum ve ahlak kurallarını dengeleyen karar mekanizmamızdır. Gerçeklik ilkesine göre hareket eder. Kişiliğimizi etkileyen şey ise, egonun kurduğu dengenin nereye yakın olduğu, neleri ne kadar bastırdığıdır.
Freud’un ortaya attığı bir diğer kişilik kuramı ise ‘İçgüdüsel Kuram’dır. Bu kuram, çocukların belli gelişim dönemleri olduğunu, bu dönemlerde belli özellikler gösterdiğini, her dönemin bir mücadelesi olduğunu ve çocuğun bu mücadeleyi sağlıklı ya da sağlıksız atlatmasının hayatı boyunca gösterdiği davranışları, kişilik özelliklerini etkileyeceğini iddia eder. Yani, hayatın ilk altı yılı, geri kalan bütün yıllardaki kişiliği etkiler.
Jung’un kişilik teorisinde ırk ve soyaçekim çok önemlidir. O, insanları kişiliklerine göre iki ayrı boyutta incelemiştir. Birinci boyut içe dönük ve dışa dönük özelliklerinden oluşur. İkinci boyut ise, duyu, duygu, düşünce ve sezgidir. İki ayrı boyuttaki özellikler dikkate alındığında sekiz tip kişilik ortaya çıkar. Bunlar: duyusal dışadönük, duyusal içedönük, düşünsel dışadönük, düşünsel içedönük, duygusal dışadönük, duygusal içedönük, sezgisel dışadönük ve sezgisel içedönüktür.
Alfred Adler’e göre insan sosyal bir varlıktır. Sosyal dürtüler doğuştan vardır ve insanı, kişiliğini, davranışlarını etkileyen şey sosyal dürtülerdir. Birey, kendisine, çevresindeki insanlara, topluma karşı geliştirdiği tutumlarla kişiliğini oluşturur. Erich Fromm ve Harriy Sullivan da farklı yollar kullansalar, farklı analizler yapsalar da kişilik üzerinde sosyal etkilerin ağır bastığını savunan, kişilerarası ilişkileri ve tecrübeleri inceleyen araştırmacılardır.
Evrimsel teori, kişiliğin evrimsel süreçlerden ve aktarılan genlerden etkilendiğini savunur. İnsanın, tarih boyunca geçirdiği değişimlerin, mücadele ettiği durumların kişiliği üzerindeki etkisi zamanla devam eder ve nesiller boyunca insanları etkiler. Biyolojik teori, kişiliğin beyin ve vücudun kimyasal tepkileri sonucu oluştuğunu savunur.
Davranışçı psikologlar Miller, Donald, Skinner, Bandura ve Rotter kişiliğin öğrenme ile ilgili olduğunu savunur. Koşullanma ve ödül-ceza, modelleyerek öğrenme, gözlem gibi kavramlarını ortaya atıp, araştırmalarını bu yönde sürdüren davranışçılar kişiliğin bu öğrenmelere bağlı olduğunu iddia eder.
Kuramların hepsi ayrı şeylere odaklanıp, ayrı çıkarımlar yapmışlar ve kişilikle ilgili farklı noktalar ortaya koymuşlardır. Hiçbir kuram tamamen yanlış ya da tamamen doğru kabul edilmemelidir. Hepsinin geçerli tarafları bulunur.
Mizaç - Kişilik Kuramı
Kuramların birçoğunda en çok tartışılan konuların başında kişilik doğuştan mı gelir, sonradan mı oluşur gelir. Son zamanlarda en çok desteklenen görüş, insanın belli genetik özelliklerle, belli eğilimlerle dünyaya geldiği ve sonra çevrenin bunu etkilediğidir. Yani insanın kişiliği ne tamamen doğuştan gelir ne de tamamen sosyallik, öğrenme, aile vb dışsal faktörlere bağlıdır.
Mizaç, insanın doğuştan getirdiği, hayatı boyunca değişmeyen, temel motivasyonunu ve arayışını belirleyen eğilim ve çekirdeğidir. Mizaç, o aynı ailede doğan ikiz çocukları farklı yapan şeydir. İnsanın tohumudur, çekirdeğidir.
Karakter, mizaca ait özelliklerin sürekli ve belirgin bir biçimde devam etmesiyle ortaya çıkar. Örneğin, mizaca ait olan içedönüklük özelliği, her ortamda sürekli gösteren, her zaman tek başına aktiviteleri tercih eden bir kişi için karakter özelliği olmuştur.
Kişilik, doğuştan gelen eğilimlerimizi ifade eden mizaç; aile, çevre, toplum, kültür, olaylar, maddi durum gibi kısmen etki ettiğimiz dışsal faktörler ve zeka, cinsiyet, genetik özellikler gibi etki edemediğimiz içsel faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıkar. Mizaç değişmez ama kişilik değişir. Çünkü etkilendiği birçok şey vardır. Örneğin, mizacında dağınıklık olan biri ailesinden öğrenmesiyle daha düzenli olmayı öğrenebilir ve düzenli bir kişilik oluşturabilir.
BEKAD İnsan Kaynakları Yönetim Dergisi